20 Kasım 2008 Perşembe

SAZAN

Yaz sezonuna daha çok var.Sazan avını beklereken bu arada bazı araştırma sonuçlarını birlikte tartışıp yorumlamak ve tam bir beyin jimnastiği yapıp bilgilerimizi zenginleştirmek için sazan hakkında yapılan araştırmalardan derledim.Tüm sazancıların bu konuda yorumlarını bekliyorum.

SAZANIN DUYULARI

Bakalım avlamasını bu kadar sevdiğimiz SAZANI ne kadar tanıyoruz?Avcı olarak avımızın özelliklerini tanırsak ondan her zaman bir adım önde olacağımızı söyleyebiliriz.Öncelikle sazanın davranışları konusunda bir takım bilgileri bilmek yararlı olacaktır.Aşağıda öğrendiğim bilgiler doğrultusunda derlemeye çalıştığım bir takım özelliklerini yazdım ve kendim adına çok yararlı şeyler öğrendim.Bunları da tabi ki sizlerle paylaşacağım.

KOKU DUYUSU

Sazan burun deliğine benzeyen “Nares” diye adlandırılan ağzının hemen üzerinde her iki yanda yer alan deliklerden koku almaktadır. Su bu kanallardan içeriye alınır ve binlerce kıl benzeri duyargaların olduğu daha derine doğru çekilir.Bu duyargalar tatlı ya da tuzlu maddeler ve tatlar arasındaki farklılıkları ayırt eder.Bu sensorlar son derece duyarlıdırlar ve insanın koku alma duyusundan kat kat fazladır.Sazan bu şekilde aminoasitler gibi düşük seviye kimyasalları kesin bir doğrulukla tespit eder ki bu da su içerisinde var olan solucan,kurt,kabuklu yaratıklar vb gibi avları kolayca bulacağı anlamına gelir.Zaten bu yüzden su tabanında çamurun altındaki herhangi bir besinin yerini tespit edebilmektedir.Yaklaştıkça duyargaları daha hassas olur.
• Benim buradan çıkardığm sonuç hazırlayacağımız yemler çok fazla koku içermemeli,zira fazla koku bu kadar hassas bir koku duyusuna sahip balığı huzursuz edebilir.Az bir koku bile zaten sazanı uzun mesafelerden kendine çekecektir.

TAD ALMA DUYUSU
Sazan koku alma duyusunda olduğu gibi son derece yüksek bir tat alma duyusuna da sahiptir.Sazan besinini adeta bir elektrikli süpürge gibi ağzından içeri çekerek toplar ve bu sırada ağzına gelen maddelerin –yenebilir ya da yenemez – olup olmadıklarını da tespit eder.Sazanın bu duyargaları sadece ağzının içerisinde değildir.Bunlardan kanat,göğüs ve sırt yüzgeçlerinde,kafasının içinde ve hatta vücudu boyunca yer alan bölgelerde de vardır.Bu dış sensorlar onun besin kaynağını daha kesin bulmasında önemli role sahiptirler.
Emerek beslenirken ağzına aldığı çamuru ağzının en üst bölümünde yer alan başlıca tat organıyla tadar,ağzın alt bölümüne doğru iter ve yiyeceğin orada yakalanmasını sağlar.Bunu yiyecekle birlikte ağzına aldığı çamur,kum vb. parçaları ayırt etmek için yineler durur.Çok küçük tanecikler solungaçlarından dışarı atılır.Daha büyük olanlar en sonunda ağızdan dışarı tükürülür.Tabii tüm bunlar birkaç saniye içerisinde olan bir süreçtir.Sazanın ağzına aldığı şeylerin neredeyse %97sini bu sayede dışarı attığı sanılmaktadır.Sazan bu şekilde yiyeceklerini yıkayıp öyle yiyor dersek pek yanlış olmaz herhalde.Yemeye layık bulduğu yiyeceği –eğer sertse-en sonunda ezerek yutmak için “Pharyngeal” denen tampon benzeri dişlerinin olduğu ağzının arka bölümüne gönderir. Ve kolayca ezerek yutar.Bu dişler midye gibi sert kabuklu yiyecekleri de kolayca parçalar.
• Sazanın ağzındaki yemi bir içeri bir dışarı atması sonucunda ucu açıkta kalacak bir iğne ile neredeyse %100 bir kesinlikte yakalanacağı anlaşılıyor.O yüzden yemi,yani mısırı boili yöntemindeki gibi takmak çok avantajlı olacaktır.

GÖRÜŞ YETENEĞİ

Sazanın tam olarak ne kadar görebildiği belki de bilinemeyecektir fakat çok düşük ışık yoğunluğunun olduğu yerlerde dahi geniş bir renk spektrumuna sahip olduğu bilinmektedir.Gözleri konum itibarı ile sazana neredeyse 360 dereceye kadar bir görüş açısı kazandırmaktadır.Sadece kuyruk kısmını göremez.Suyun yüzeyinde iken gözleri ışık ve hareket değişimlerine karşı son derece duyarlıdır.Dolaşırken avcılar tarafından (genelde insanlar) fark edilmesin diye yavaş hareketlerde bulunur ve çevreye uyum sağlayarak kamufle olmaya çalışır.Bu yüzden sazana en iyisi arkadan yaklaşmaktır-tabii eğer mümkünse!
Araştırmalar sazanın başının üzerinde 97,6 dereceyi geçen dairesel bir görüş açısına sahip olduğunu göstermektedir.Bu pencerenin dışında,sazan su yüzeyinin ayna gibi yansıtıcı özelliği sayesinde su tabanından yansıyan görüntüleri de görebilir.Gözlerin bulunduğu pozisyon itibarı ile sazan bazen yemin nerede olduğunu karıştırabilir.Yani ağzının hemen altında olan bir yemi göremeyebilir.Bu da yaklaşık 20 derecelik son derece dar bir açıdır.Tabii bu o yemi bulamaz anlamına gelmez.Gözün tespit edemediği,biraz bulanık diyebileceğimiz yerde devreye bıyık şeklindeki duyargalarının dokunma hassasiyeti ve koku alma duyusu girer.O halde sazanın yemi en kesin olarak tespit edebildiği yer tam da ağzının hemen altında birkaç cm. uzaklıktaki bölgedir.Gözleri bu noktaya bulanık da olsa odaklanabilir.
• Demek ki kullanacağımız yemin renginden de önemli olan şeyin o yemin kokusunun sazan için aşırı olup onu tedirgin edip etmeyeceği hususunu düşünmemiz olduğu anlaşılıyor.
• Ayrıca kıyıda çok fazla dolaşarak bu kadar geniş bir görüş açısına sahip bir balığı ürkütme ihtimalini düşünmek gerekiyor.Kamışları da suyun üzerine gölge yapacak şekilde sıralamaktansa biraz daha geriden,uçları su kenarında kalacak şekilde sabitlemenin daha iyi olacağı ortaya çıkıyor.

İŞİTME DUYUSU

Sazanda görünürde kulak yoktur. Bunun yerine, başında yer alan her iki yüzgecin biraz üzerinde iç kısımda bu işlevi yerine getiren iç kulak diyebileceğimiz kulaklar vardır.Bunlar beynin arkasında olup suyun içindeki titreşimleri tespit edebilen ve içinde birçok kıl barındıran yapılardır.Titreşimler bu duyargalar sayesinde adeta bir amplifikatör gibi yükseltilerek sazanın 60 ila 6000Hz arasındaki sesleri duymasını sağlar.
• Bu yüzden bir sazancı sazanın gürültü ve titreşimlere karşı olan yüksek hassasiyetini asla aklından çıkarmamalı ve sessizliğe büyük önem vermelidir.

BİLGİLER ALINTIDIR