24 Aralık 2008 Çarşamba

KADİFE BALIĞI



Yeşil sazan olarak da bilinir, sazangiller (Cyprinidae) familyasından fazla haraket etmeyen yavaş akan suların dıp kısımlarında ,göl ve göletlerde yaşayan bir balık türüdür.

Bütün Avrupa'da ve Asya'nın orta derece iklimli kesimlerinde bulunur.Eskişehir çevresinde Çatören barajında vardır. Türkiye'nin sadece kuzeyinde, yani batı ve doğu karadeniz bölgelerinin tatlı sularında bulunur.

Kadife balığının doğal rengi yeşil-zeytin rengidir, ama insanlarca yetiştirilmiş olan altın renkli türü "altın kadife balığı" sadece suni göllerde bulunur. Dış özelliklerinden en çok dikkati çeken kalın kuyruğudur. Kalın derisi bir sürü çok küçük pullar ve salya ile kaplıdır. Görünüşünden ve ele çok yumuşak geldiğinden dolayı türkçede "Kadife" diye adlandırılmıştır. Ağzını aynı diğer sazangiller gibi dışarıya doğru uzatabilir ve dudaklarından iki kısa bıyık sarkar.Yemi yeme şekli sazan gibi alıp püskürme şeklindedir.Kadifenin derisi üzerinde bulunan yapışkan sıvının sürülmesinin el ve ayaklardaki egzamaya iyi geldiği söylenir ve bazı yörelerde Doktor Balık diye adlandırılır.

Kadife balıkları ortalama 20 ila 30 santim büyüklüğünde olurlar. En büyük rastlanmış ve kanıtlanmış ölcüleri 70 santim uzunluk ve 10 kilo ağırlıktır.

Kadife balıkları kısa bir süre için oksijen kıtlığı içinde yaşayabilirler. Zaten sadece bu kabiliyetlerinden dolayı onları çok küçük göllerde bile bulmak mümkündür.

Çiftleşip yumurtlama zamanları nisan ile haziran arasıdır. O zaman 300.000 yapışkan yumurtalarını su bitkileri üzerine bırakırlar.

Suyun içindeki mikroskopik hayvanlardan beslenirler ama bazen sülük ya da yosun'da yerler.
Kadife avi sazan avı gibidir sazan için hazırlanan hamur yemler bilhassa solucanla iyi av verir.Gündüz yeme fazla bakmayan kadife bilhassa gece karanlığında beslenmeye çıkar.Oltaya yakalanan kadife balığının özelliklerinden biride yakalanınca kıyıya doğru hareketlenmesidir bu nedenle zil veya alarmınız sadece bir kez kurşun ağırlığı ile tasmalandığında çalar.Avında olta yakınında olup tasmalama önemlidir.

(ŞEMA ALINTIDIR)


KADİFEYİ NERELERDE ARAMALIYIZ
1.Otluk alanların çevreleri
2.Sazlıkların 1-2 m. açıkları
3.su içindeki yükseltilerin ara bölmeleri
4.Kıyıya yakın ağaçların olduğu bölgeler.

16 Aralık 2008 Salı

KUNDUZLAR BARAJI



ESKİŞEHİR'in sulama amaçlı inşa edilmiş olan önemli barajlarından olan Kunduzlar barajı D.S.İ.tarafından Seyitgazi ilcesi hudutlarında Dönek suyu üzerine 1976-1983 yılları arasında inşa edilmiştir.Geçmiş yıllarda barajda av yasağı olması nedeni ile avlanılmayan baraj yeni sirküler ile avlaklar arasına katıldı. Bu sezon avlanmak maksadıyla gittiğimizde İsrail sazanı(Tilapya)nın yaygınlaştığını diğer sazan türlerinin azaldığını gözlesekte Kunduzlar'da kayda değer büyüklükte sazan avlamak mümkündür.Haritadanda görüleceği gibi Kunduzlar barajına Eskişehir-Seyitgazi-Afyon yolundan ulaşım mevcuttur.Yolun Eskişehir-seyitgazi arası çift yol alarak yeniden yapılmıştır.

15 Aralık 2008 Pazartesi

PORSUK BARAJI





Fotoğraflar Porsuk barajından 1966 yılında Eskişehir'in kullanma ve içme suyunu temin için yapılan baraj 1990 lı yıllara kadar Kütahya ve Eskişehirli amatörlerin vazgecilmez avlağı idi.Ulaşımın bu kadar kolay olmadığı yıllarda Eskişehir veya kütahyadan posta tirenleri il Porsuk istasyonuna kadar gelinir oradan 3-4 kilometre yürünerek barajı gidilirdi.Dönüşler yine posta tireni ile olurdu. Eskişehir'e mesafesi avlağın yerine göre 40-45 km. olan 27.70km2 alanlı baraj sonraki yıllarda Kütahya sanayiinin ve şehirsel atıklarının akması sonucu tamamen bir ölü göl'e dönüştü.Son iki yıldır dip yosunlarının temizlenmesi ve karışan atık suların arıtılması sonucunda barajdaki balık yaşamının arttığı gözlenmektedir.Bu barajda da kendini gösteren İsrail sazanı fırsat verdiği taktirde önümüzdeki yıllar da amatörlere başka avlak aratmıyacağını sanıyorum.Porsuk barajına özel vasıta ile Kütahya yolundan veya Sabucupınar yolundan gidildiğinde araç ile su kenarına kadar inilebilmektedir.

14 Aralık 2008 Pazar

SAZAN AVINDA HAVA DURUMU(ALINTI)

Sazan Avında Hava Durumu (Tony Davies_Extreme Carp Fishing)


Sazan avına başlayan birçok kişi ilk önceleri bir su kenarına gider ve oltayı atıp zili takar ve yapılması gereken herşey yapıldı diye düşünerek zilin çalmasını beklemeye başlar. Bir zaman sonra tecrübe kazanır işi kuralına göre yapmaya çalışır;olta takımları,malzemeler,bölgenin coğrafi koşulları,hava durumu,yem ve yemleme taktikleri....derken bir yaşam tarzı oluşmaya başlar ve kendini kurtaramaz olur.Artık bu işin esiri olmuş olan bir sazan avcısı her türlü bilgiye açtır;kendi taktiği ve 'diğerleri' olmak üzere hep kıyas ve araştırma yapar....Evet,aşağıda 'diğerleri'ne örnek Avrupalı ve Amerikalı bazı ustaların Sazan avcılığı konusunda söylediklerinden derlemiş olduğum bazı görüşler:

Sıcaklık: Sıcak günlerde sazan genelde su yüzeyinde ‘güneşlenirken’ görünür. Yüzeyde avcılık için idealdir. Ancak sıcaklık dalgası artarak devam eder ve birkaç gün süreyle etkili olursa su yüzeyindeki oksijen miktarı azalacağı için balık derine çekilmeye başlar.Bu derinlik gölün yapısına,coğrafi şartlarına vb.bağlı olarak değişir.Ancak şu bir gerçek ki bu dönemlerde sığ sulara ancak sabah saatleri ve akşam serinliğinin çöktüğü anlarda yaklaşırlar.Genelde kendileri için rahat sayılan 9-18m derinlere inerler,süre uzadıkça derinlik artar.

Basınç: Hava basıncı belkide sazanın yeme alışkanlığındaki en önemli faktörlerden birisidir.Açık,sakin,sıcak yaz günleri (-ya da sakin ama dondurucu kış geceleri ) “yüksek basınç” göstergeleridir.Bu sıklıkla balığın iştahının azaldığı ve avlanmanın zor olduğu bir dönemdir.Ancak bu dönemde verimli yüzey balıkçılğı yapılabilir.Eğer yüksek basınç sürerse,bu kez gece avları neredeyse herzaman –özellikle büyük balık tutmak için ideal zamandır.
Yoğun alçak seviye bulutları ile kaplı bir gökyüzü ve hafif ya da orta şiddette rüzgarlı günler hem kışın hem de yazın “alçak basınç”göstergeleridir.Bu dönemde sazanın iştahı açılır ve takımları toplayıp balığa gitmenin zamanıdır.Yani balığa gitmeden önce hava durumuna biraz daha ayrıntılı bakmak şansımızı artırabilir!

Derinlik: Bir sazan ne kadar derinlere iner? Tuzlusuda bazı balıklar 7-8km derinliklerde yaşayabilir.Kaydedilen en derinde yaşayan balık 8370m de görünmüştür…
..Güneş ışığı normalse suyun 30mkadar derinliğine kadar nüfuz edebilir-Bazı olağanüstü koşullarda,berrak sularda bu 50-60m’yi bulabilir.Öğlen vakitleri en temiz suda güneş ışığı her75m’de onda bir oranında azalır.
Çoğu tatlısu canlıları güneş ışığının daha yoğun olduğu bölgelerde yaşamaya meyillidirler.Yakalanan sazanların %70-80’i bu yoğunluğun en çok yaşandığı 0,5 – 10m derinliklerde dolaşanlardır.İstisna durumlarda çok büyük olanları daha derinlerde yakalanmıştır.

Suyun Akışı / Yönü :Avrupa’da gemilerin ve botların çok sık kullandığı kanallarda avlanan çoğu usta sazan avcısı bilir ki balık tutmanın en iyi vakti bu taşıtların en sık geçtiği zamanlardır.Bundaki avantaj çok ağır hareket eden su akışının bu sayede hareketlenerek sudaki oksijen seviyesini yükseltmesinden gelmektedir.Özellikle de yoğun sıcaklığın hüküm sürdüğü günlerde.( Bu yüzden rüzgarın balık tutmadaki rolü özellikle tatlısularda çok büyüktür)
Akışkan sularda oksijen seviyesinin en yüksek olduğu yerler denince akla hemen barajların su bıraktığı bölgeler,tahliye kanalları,şelale altları,yüksek akışkanlıklı nehirler vb gelmektedir.Çoğu sazan avcısının hiç aklına gelmeyecek yerlerden birisi dedebisi yüksek sert akışlı akarsulardır!! Yakalaması kolay değildir fakat buralarda-hemde gayet güçlü ve iri balıkların yaşadığı bir gerçektir.

İnanılmaz gelebilir ama sadece somonların yaşadığı düşünülen ve hatta raftingçilerin bile zorlandığı akışa sahip akarsularda Bazı Avrupalı sazancıların yakaladığı balık sayısı yüzlercedir. (ALINTIDIR)

13 Aralık 2008 Cumartesi

GELECEĞİN AMATÖR BALIKÇISI



< Resimleri gördükten sonra çok şey anlatmaya gerek yok Sakarya-Hendekten misafir gelen yeğenim Mithat Can ERMİŞ'in benden istediği ne lunapark ne oyun alanı idi kendisini balığa götürmemi istedi.Eskişehir-Kunduzlar barajında gündüzün sıcağına, gecenin ayazına şikayet etmeden iki gün bir gece oltalarının başında beklediği gibi dönüş saatimizde de bir gece daha kalmak istiyordu.Gelecekte iyi bir amatör balıkçı olacağı her davranışından belli oluyor.Sakaryadaki trofe sazanlar şimdiden hazır olsunlar.

29 Kasım 2008 Cumartesi

KAMP AYDINLATILMASI

(DÜNDEN BUGÜNE NOSTALJİ)
sazan avcılığında umumiyetle gecede kalındığından kampın aydınlatılması gerekir.Malzemeleri karıştırken dünden bu güne aydınlatmada kullandığımız malzemeleri görüntüledim.Resimde de görüleceği gibi geçmiş yıllarda mum,gemici fenerive pompalı gaz yağı ile kullanılan lüks lambaları ile aydınlanıyorduk.Teknolojinin gelişmesi ile bunların yerini şarjlı flerosanlar,pilli ,ledli lambalar,ledli kafa lambaları ve el fenerleri aldı.Artık kamplarımızı aydınlatmak kolaylaştı.Kısa süre sonra sazancıların kamplarında portatif solar(Güneş)aydınlatma teknıklerinin kullanıldığınıda göreceğimiz günler yakındır.

20 Kasım 2008 Perşembe

SAZAN

Yaz sezonuna daha çok var.Sazan avını beklereken bu arada bazı araştırma sonuçlarını birlikte tartışıp yorumlamak ve tam bir beyin jimnastiği yapıp bilgilerimizi zenginleştirmek için sazan hakkında yapılan araştırmalardan derledim.Tüm sazancıların bu konuda yorumlarını bekliyorum.

SAZANIN DUYULARI

Bakalım avlamasını bu kadar sevdiğimiz SAZANI ne kadar tanıyoruz?Avcı olarak avımızın özelliklerini tanırsak ondan her zaman bir adım önde olacağımızı söyleyebiliriz.Öncelikle sazanın davranışları konusunda bir takım bilgileri bilmek yararlı olacaktır.Aşağıda öğrendiğim bilgiler doğrultusunda derlemeye çalıştığım bir takım özelliklerini yazdım ve kendim adına çok yararlı şeyler öğrendim.Bunları da tabi ki sizlerle paylaşacağım.

KOKU DUYUSU

Sazan burun deliğine benzeyen “Nares” diye adlandırılan ağzının hemen üzerinde her iki yanda yer alan deliklerden koku almaktadır. Su bu kanallardan içeriye alınır ve binlerce kıl benzeri duyargaların olduğu daha derine doğru çekilir.Bu duyargalar tatlı ya da tuzlu maddeler ve tatlar arasındaki farklılıkları ayırt eder.Bu sensorlar son derece duyarlıdırlar ve insanın koku alma duyusundan kat kat fazladır.Sazan bu şekilde aminoasitler gibi düşük seviye kimyasalları kesin bir doğrulukla tespit eder ki bu da su içerisinde var olan solucan,kurt,kabuklu yaratıklar vb gibi avları kolayca bulacağı anlamına gelir.Zaten bu yüzden su tabanında çamurun altındaki herhangi bir besinin yerini tespit edebilmektedir.Yaklaştıkça duyargaları daha hassas olur.
• Benim buradan çıkardığm sonuç hazırlayacağımız yemler çok fazla koku içermemeli,zira fazla koku bu kadar hassas bir koku duyusuna sahip balığı huzursuz edebilir.Az bir koku bile zaten sazanı uzun mesafelerden kendine çekecektir.

TAD ALMA DUYUSU
Sazan koku alma duyusunda olduğu gibi son derece yüksek bir tat alma duyusuna da sahiptir.Sazan besinini adeta bir elektrikli süpürge gibi ağzından içeri çekerek toplar ve bu sırada ağzına gelen maddelerin –yenebilir ya da yenemez – olup olmadıklarını da tespit eder.Sazanın bu duyargaları sadece ağzının içerisinde değildir.Bunlardan kanat,göğüs ve sırt yüzgeçlerinde,kafasının içinde ve hatta vücudu boyunca yer alan bölgelerde de vardır.Bu dış sensorlar onun besin kaynağını daha kesin bulmasında önemli role sahiptirler.
Emerek beslenirken ağzına aldığı çamuru ağzının en üst bölümünde yer alan başlıca tat organıyla tadar,ağzın alt bölümüne doğru iter ve yiyeceğin orada yakalanmasını sağlar.Bunu yiyecekle birlikte ağzına aldığı çamur,kum vb. parçaları ayırt etmek için yineler durur.Çok küçük tanecikler solungaçlarından dışarı atılır.Daha büyük olanlar en sonunda ağızdan dışarı tükürülür.Tabii tüm bunlar birkaç saniye içerisinde olan bir süreçtir.Sazanın ağzına aldığı şeylerin neredeyse %97sini bu sayede dışarı attığı sanılmaktadır.Sazan bu şekilde yiyeceklerini yıkayıp öyle yiyor dersek pek yanlış olmaz herhalde.Yemeye layık bulduğu yiyeceği –eğer sertse-en sonunda ezerek yutmak için “Pharyngeal” denen tampon benzeri dişlerinin olduğu ağzının arka bölümüne gönderir. Ve kolayca ezerek yutar.Bu dişler midye gibi sert kabuklu yiyecekleri de kolayca parçalar.
• Sazanın ağzındaki yemi bir içeri bir dışarı atması sonucunda ucu açıkta kalacak bir iğne ile neredeyse %100 bir kesinlikte yakalanacağı anlaşılıyor.O yüzden yemi,yani mısırı boili yöntemindeki gibi takmak çok avantajlı olacaktır.

GÖRÜŞ YETENEĞİ

Sazanın tam olarak ne kadar görebildiği belki de bilinemeyecektir fakat çok düşük ışık yoğunluğunun olduğu yerlerde dahi geniş bir renk spektrumuna sahip olduğu bilinmektedir.Gözleri konum itibarı ile sazana neredeyse 360 dereceye kadar bir görüş açısı kazandırmaktadır.Sadece kuyruk kısmını göremez.Suyun yüzeyinde iken gözleri ışık ve hareket değişimlerine karşı son derece duyarlıdır.Dolaşırken avcılar tarafından (genelde insanlar) fark edilmesin diye yavaş hareketlerde bulunur ve çevreye uyum sağlayarak kamufle olmaya çalışır.Bu yüzden sazana en iyisi arkadan yaklaşmaktır-tabii eğer mümkünse!
Araştırmalar sazanın başının üzerinde 97,6 dereceyi geçen dairesel bir görüş açısına sahip olduğunu göstermektedir.Bu pencerenin dışında,sazan su yüzeyinin ayna gibi yansıtıcı özelliği sayesinde su tabanından yansıyan görüntüleri de görebilir.Gözlerin bulunduğu pozisyon itibarı ile sazan bazen yemin nerede olduğunu karıştırabilir.Yani ağzının hemen altında olan bir yemi göremeyebilir.Bu da yaklaşık 20 derecelik son derece dar bir açıdır.Tabii bu o yemi bulamaz anlamına gelmez.Gözün tespit edemediği,biraz bulanık diyebileceğimiz yerde devreye bıyık şeklindeki duyargalarının dokunma hassasiyeti ve koku alma duyusu girer.O halde sazanın yemi en kesin olarak tespit edebildiği yer tam da ağzının hemen altında birkaç cm. uzaklıktaki bölgedir.Gözleri bu noktaya bulanık da olsa odaklanabilir.
• Demek ki kullanacağımız yemin renginden de önemli olan şeyin o yemin kokusunun sazan için aşırı olup onu tedirgin edip etmeyeceği hususunu düşünmemiz olduğu anlaşılıyor.
• Ayrıca kıyıda çok fazla dolaşarak bu kadar geniş bir görüş açısına sahip bir balığı ürkütme ihtimalini düşünmek gerekiyor.Kamışları da suyun üzerine gölge yapacak şekilde sıralamaktansa biraz daha geriden,uçları su kenarında kalacak şekilde sabitlemenin daha iyi olacağı ortaya çıkıyor.

İŞİTME DUYUSU

Sazanda görünürde kulak yoktur. Bunun yerine, başında yer alan her iki yüzgecin biraz üzerinde iç kısımda bu işlevi yerine getiren iç kulak diyebileceğimiz kulaklar vardır.Bunlar beynin arkasında olup suyun içindeki titreşimleri tespit edebilen ve içinde birçok kıl barındıran yapılardır.Titreşimler bu duyargalar sayesinde adeta bir amplifikatör gibi yükseltilerek sazanın 60 ila 6000Hz arasındaki sesleri duymasını sağlar.
• Bu yüzden bir sazancı sazanın gürültü ve titreşimlere karşı olan yüksek hassasiyetini asla aklından çıkarmamalı ve sessizliğe büyük önem vermelidir.

BİLGİLER ALINTIDIR

19 Kasım 2008 Çarşamba

SAZAN HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Sazan avına yeni başlayanlar için bu konudaki değerli üstatlarca önceden yazılan makaleler ve gözlemlerimden elde edebildiklerimden derlenmiştir.Faydalı olacağını umarım.

-fizik kuralları gereği su ısındıkça oksijen azalır soğudukça artar.
sazan oksijeni sever ve su miktarındaki oksijen arttığında beslenme amaçlı dolaşır bu nedenle sıcak havalarda sazanı göl veya gölete karışan oksijen taşıyan dere ağızlarında oksijenin yoğun olduğu yerlerde aramalıyız.
-sazanın en iyi yem yeme su sicaklıgı 23/24 derecedir rahat yaşam aralıgı 16/25 arasıdır.Ustalar sazan avı arpa hasadından sonra başlar derken bunu kastetmektedir.Arpa hasadında başlıyan sazan avındaki verimli dönem bölgemizde kasım ayı ilk haftalarında sona erer.
-sazan mayıs temmuz arası su sıcaklıgı 18/22 derece arası oldumu yumurta atar.Yumurtlama(havyar )döneminde yeme bakmaz.
- sazan avında mutlaka ön yemleme yapmak gerekir.Yemlemeye av gününden önce başlanılıp sazanı avlağa alıştırmalı av sırasındada zamam zaman yemleme yaparak bölgede tutmalıyız.Yemlemede sapan,roket veya suda eriyen torbaları kullanabiliriz.Benim tercihim roket ile yemlemedir.Av başlangıcından önce oltalarımızı atacağımız bölge ve mesafeye roketle atılan yemler sazanın av bölgemizde toplanmasını sağlar.
-sazan yemi ısırmaz emerek yer bu yüzden yumuşak yem tercihidir.Benim yemde tercihim taze süt mısırın ayıklanıp haşlandıktan sonra az tuz,şeker ve vanilya katılarak konserve şeklinde hazırlanmış şeklidir.Sezon başında hazırlanan konserveler yıl boyu kulllanılabilir.Yemlemede ise kuru mısırın haşlanarak biraz yumuşatılmış haline elma sirkesi katarak kullanıyorum.Yem olarak konserve mısırda kullanılabilir fakat bu tür konserve mısır koçanından keserek ayrıldığından ve yumuşak olduğundan küçük balıklar tarafından didiklenme ve atışlarda iğneden düşme riski vardır.
-sazan suyun yavaş yavaş derinleştiği,suya yağışlar veya dereler vasıtasıyla bitki böcek kalıntılarının karışacağı dere ağızlarını sever.Avlağın birden derinleştiği kayalık,taşlık bölgeler sazan avı için uygun değildir.Bilhassa sezon başlarında göl ve göleti besleyen akarsuyunun göle karıştığı yerler ideal avlaklardır.
-sazanı göl veya göletin çukurlar oluşturduğu tabi yemlerin toplanma alanlarında aramalıyız.(Bakınız)avlağın tanınması konusundaki Dodurga barajında suyun çekilmesi ile meydana çıkan çukur bölgeler.
-kopararak değil yemi emerek dipten alan balıklardan olduğundan toprak ve milli,dibi yumuşak alanlar beslenme alanlarıdır.
-su içinde cisimler oldugundan büyük görünür . iğneye takılacak yem konusunda bu husus dikkate alınmalıdır.Yansımayı önlemek tabi görüntü vermek için sazan oltalarında kurşun ve fırdöndülerin kamufle edilmesi gerekir.
-Havaların soğumaya başlaması ile sazan suyun derin ve bataklık bölgelerine çekilir.Yem yeme oranı düşer, sazan yaza göre 1/4 nisbetinde az yem yer. Bu nedenle avlanma oranları düşer.Bağ bozumu sazanın da yemlenme ihtiyacının azaldığı zor av verdiği dönemin başlangıcıdır.

15 Kasım 2008 Cumartesi

sazan büyüme süreci





-- SAZAN NE KADAR BÜYÜR? - BESİN DEĞERİ NEDİR?

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre sazanın büyüme oranı aşağıdaki gibidir;

1 yıl…………….10 – 15 cm.
2 yıl…………….20 – 25 cm.
3 yıl…………….30 – 40 cm.
5 yıl…………….40 – 50 cm. ( 2-3 kg.)

İngiltere'nin bulunduğu enlemler ve coğrafi şartları düşünüldüğünde bu topraklarda sazan 22 kg. civarı kadar ağırlığa ulaşabilir.Avustralya gibi güney enlemlerdeki bir yerde ise sıcaklığın daha yüksek olması,yiyecek çeşitliliği ve kış yaşanmaması sebebiyle 40 + kg.lara kadar ve daha kısa zaman diliminde ulaşmaktadır.



Bizim yaşadığımız coğrafyada ise sazan yıllık ortalama 900gr. Kadar bir ağırlığa ulaşır ve bu oranda büyümeye devam eder.Soğuk sulara sahip yerlerimizde bu oran daha azdır.

Yumurtadan yeni çıkmış sazancıklar birkaç gün boyunca beslenmelerini yumurtalarından çıktıkları yerdeki artıkları yiyerek beslenirler.Eğer kış mevsimine yakın doğdularsa yeteri kadar yağ depolayamayacakları için kısa zaman sonra ölürler.Bazı araştırmalar bu yavruların iyi hava koşulları altında yaşayabildiklerini göstermiştir.

Avrupa'da ortalama sazan ömrünün 20 yıl kadar olduğu sanılmaktadır.Koşullara göre sazan daha erken ölebileceği gibi kimsenin kendisini rahatsız etmediği ve yem açısından sıkıntı çekmediği yerlerde 40 +^kg.lara ulaşabilmektedir. Hatta özel akvaryumlarda sazanın 100 yıl yaşatıldığı bilinmektedir. 1805 yılında Cambridge Üniversitesi'nde yayınlanan bir makalede bir bahçe havuzunda 70 yaşında olduğu sonucun varılmış bir sazanın varlığından söz edilir.
Öte yandan 16.yy'da İsviçreli bir doğa bilimcisi 150 yaşına varmış bir sazanla ilgili bir tespitte bulunmuştur.

Ne var ki günümüz şartlarında yabani yaşamda sazan için 20'li yaşlar ortalama kabul edilmiştir.



3 Kasım 2008 Pazartesi

Kamp hazırlığı


Sazan avcılığı genellikle bir iki günlük kamplar kurularak gecede devam eden avlar şeklinde yapılmaktadır. Hazırlıkları ve planlanmasının 1-2 gün önceden başlaması gerekir.Kamp yapmaya karar verdiğimiz de unutmamanız gerekenler nelerdir.Kampın olmazsa olmazı sizinle aynı zevkleri paylaşan ,olta avcılığına gönül vermiş bir kamp arkadaşıdır.
Sazan avına çıkılmadan önce götürülecek malzemeler mutlaka planlanmalı ve planlamada aşşağıdaki malzemelerin mutlak surette bulundurulması gerekmektedir.

- Sırt çantası (Gece gündüz sıcaklık farkları göz önünde bulundurularak mutlaka yedek giyecek ,şaapka bere,güneş gözlüğü)

-Gölgelik bir şemsiye ve portatif sandalyeler.
-Amaca uygun bıçak veya çok amaçlı çakı.
- Çadır ve malzemeleri
- Uyku tulumu
-Düdük ve saat
-kişi adedince mat(uyku tulumunun altına serilir ve yerden soğuk hava gelmesini engeller)
-sağlık çantası(Basit ilkyardım malzemelerini bulunduracak şekilde)
- Fener(Akülü şarj edilebilir aydınlatma cihazları ( el ve kafa fenerleri,yedek piller),çakmak,kibrit
-Piknik tüpü(çay-yemek gerekirse gece lüks lambası olarak kullanmak için)veya bu amaçla yapılmış ocaklar.
-Çaydanlık ,tava ve kullan -at türü tabak ve bardaklar,çatal kaşık.(Doğayı kirletmemesi için kağıt olanlar seçilmelidir.)
-Bilhassa karasal iklimde gece gündüz sıcaklık farkları göz önünde bulundurularak yeterli yakacak veya ısınma malzemesi.
-kamp süresine göre planlanmış yiyecek ve içecek.
-Temizlik malzemeleri(sabun-diş fırçası vb.)
-Av çantanız ve oltalarınız.
-Yapacağınız av ve avlanacağınız bölgeye uygun hazırlanmış yemler.

21 Ağustos 2008 Perşembe

AMATÖR BALIKÇILIK,YENİ SİRKÜLER




01.09.2008 tarihinde yürürlüğe girecek ve 2012 yılına kadar yürürlükte olacak yeni sirkülere göre:İlimizdeki Musaözü,özdenk,kanlıpınar göletleri ile yeni yapılan Aşağı kuzfındık barajında amatör avcılık her mevsim yasaklanmıştır.Ayrıca sazan avında boy limiti 40,turna avında 40 cm.çıkarılmıştır.Yine sirkülerdeki en önemli husus küspeli olta ile avlanmanın tamamen yasaklanmasıdır.Ayrıca av yasakları 15 Mart-15 haziran arasında uygulanacaktır.Küspelinin yasaklanmasına sevinmedim diyemem.Yosunlaşmayı hızlandırdığı yolunda iddialar var.Zaman sorununa gelince 15 haziran anadoluda sazanın havyar bıraktığı dönemdir.Yine katliamlar yaşanacak.Boy limitleri ise ayrı alem bu sezon 40 cm.ve üzeri sazan,40 cm.turna ve 90cm.yayın yakalayan amatör sayısının bir elin parmaklarını geçeceğini sanmıyorum.Bu yasakları göletlerdeki ağcılara da uygulasınlar ben balığı akvaryumda görmeye razıyım.Bol avlar(Tabi sirkülere uygun balığı bulabilirseniZ.(CİZELGE ÜZERLERİNE TIKLAYARAK BÜYÜTEBİLİRSİNİZ)....

5 Ağustos 2008 Salı

ÖZLEDİĞİMİZ PORSUK BARAJI




25-26 temmuz tarihlerinde yıllar önce verimli avlar yaptığımız fakat zamanla kimyasal zehirlenme(KÜTAHYA VE AZOT SANAYİİNİN)nedeni ile ölü göl niteliğine dönüşen porsuk barajında yosun miktarında azalma ve balık hareketi olduğunu duyunca son durumunu görmek maksadı ile bir av partisi düzenledik.İki gün bir gecelik beklememizde gerekli yemlemeyi yapıp her türlü yemi denememize karşın sonuçta (0)çektik.Ne bir zil sesi nede bir mantar hareketi göremedik.Porsukta balık olduğunun tek belirtisi çok miktardaki ağ,balıkcı motorları ile arkadaşlarımızdan birinin attığı 60'lık misinalı küspeli oltanın zili ile birlikte bir azman sazan tarafından kopartılarak götürülmesi idi.Bizler kamış oltalardaki yeme musallat olan kerevitleri tutmakla yetindik.Özlem giderdik,piknik yaptık fakat balığını görmek nasip olmadı.Atalarımız boşuna(Kırk gün taban eti bir gün av eti) dememişler.Yıllar önce tren istasyonundan koşturarak gidilen yerlerde bir gece geçirmek çok güzeldi.

4 Ağustos 2008 Pazartesi

AVLAĞIN TABANININ TANINMASI




Son yıllarda göl ve göletlerdeki su miktarlarının aşırı azalması sonucu geçmiş yıllarda oltalarımızı attığımız avlakların taban yapılarını tanıma fırsatı verdi.Bu fırsatları değerlendirip bölgelerde yapacağımız keşiflerle suyun yüksek olduğu yıl ve zamanlarda oltalarımızı daha verimli bölgelere atma fırsatı bulabiliriz.Görüntüler DODURGA'dan suyun çekilmesi ile oluşan gölcükler 3-5 m.ara ie attığımız oltalardan birinden verim alırken diğerinden niçin verim alamadığımızı gösteriyor.Bu mevsimde taban yapısını görüntüleyerek ve krokide işaretliyerek gelecek yıllarda verimli avlar yapma imkanımız olacağına inanıyorum.Fotoğraflardan da görüleceği gibi bu göletin doğu kısmına erazyon nedeni ile oluşacak birikintinin toplanması maksadı ile 25-30 metre ara ile gölete parelel çakıl yığıntıları yapılmış .Bu yığıntıların arasında lagunlar oluşmuş.Yığıntı bölümlerine gelen kısımlarda avlanan amatörün avlanma şansı olmayacaktır.Yabancısı olduğumuz avlaklarda olta mesafemizdeki su derinliğinin ölçülmesi,bu ölçümlerin yakın aralıklarla bir kaç kere takrarlanması ilede avlağın taban yapısı hakkında bilgi verecektir.İyi bir gözlem ve bir kaç dakikalık araştırmanın av kalitesini arttıracağı çok kişinin eli boş döndüğü avlaklardan verim almamızı sağlayacağı kanatindeyim.Tüm amatörlere rastgele.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

ÇEVREMİZİ KORUYALIM




Bu görüntüler sezonun açıldığı ilk günlerde Çatören barajından 3 günde cevremize bıraktığımız pislik ve çöpler.Amatörler lütfen çevremizi koruyalım.Avlandığımız bölgeye çöp torbaları götürüp çöpümüzü bırakmayalım.Bu göl ve göletlerden bizden sonraki nesilde faydalacak.Bu gölete karışan çöplerin suladığı tarım alanlarından elde edilen besinleri hepimiz kullanıyoruz.Dikkat edildiğinde doğada bıraktığımız çöplerin çoğunlukla geri dönüştürebilir maddeler(cam-plastik-Aliminyum alaşımlı maddeler)den oluştuğu görülmektedir. Tabat ananın müthiş güçlerine karşılık üzerinden yok edemediği tek maddenin pilastik olduğunu bir tek pilin bile yüzlerce ton suyun kirletilmesine sebebiyet verdiğini unutmamalıyız.Kampımızda bulunduracağımız bir çöp torbası ile bu sorunu çözebileceğimiz gibi bu maddeleri geri dönüşümede kazandırma imkanımız olacaktır.Amatör balıkçı diğerlerine örnek olandır.Aynı avlağa kendisinin tekrar geleceğini bilir ve çevreye saygılı olur.

11 Haziran 2008 Çarşamba

CİNSİYETSİZ BALIKLAR

PROF. DENİZLİ: DOĞAL SULARDA CİNSİYETSİZ BALIK BULUNDU
Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adil Denizli, Doğum Kontrol Hapları, Hormon Tedavilerinde Kullanılan Dişi Seks Hormonu İçeren İlaçlar ve Kozmetik Ürün Atıklarının Yüksek Oranlarda Kanalizasyona Karışmasının, Sudaki Organizmalar Üzerinde Yıkıcı Etki Yarattığına Dikkati Çekerek, 'Son Yıllarda Doğal Sularda Çok Sayıda Cinsiyetsiz Balık Bulundu' Dedi.
Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adil Denizli, doğum kontrol hapları, hormon tedavilerinde kullanılan dişi seks hormonu içeren ilaçlar ve kozmetik ürün atıklarının yüksek oranlarda kanalizasyona karışmasının, sudaki organizmalar üzerinde yıkıcı etki yarattığına dikkati çekerek, ''Son yıllarda doğal sularda çok sayıda cinsiyetsiz balık bulundu'' dedi.
Prof. Dr. Adil Denizli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğal suları kirleten en önemli unsurlardan birinin de ilaç ve kozmetiklerde bulunan ''hormonlar'' olduğunu belirterek, ''Doğal sularımızdaki mikrokirleticilerden hormonların, sudaki canlıları kıskacına alıp, besin zinciriyle bize ulaşabilme yollarından biri ilaçlar. Sulara karışan ilaçlar gelecekte ciddi sağlık sorunlarına yol açacak'' diye konuştu.

Avrupa, ABD ve Asya'da incelenen sularda psikiyatrik, analjezik ve antibiyotik türünde ilaç atıklarının tespit edildiğini aktaran Denizli, bu kıtalarda 2002'de çevre sularda yapılan analizlerde yüksek oranda ilaç atığı bulunduğunu bildirdi.
İlaçlardan kalan atıkların idrar, dışkı yoluyla veya duş sırasında suya karıştığını belirten Denizli, canlı organizmalarla etkileşimde bulunmak üzere tasarlanan bu maddelerin, sudaki canlıları kısa sürede etkilediğini, bunun da ekosistem ve insanlar için potansiyel tehlike oluşturduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Adil Denizli, çok sayıda doğum kontrol hapı ve bir çok kozmetik ürünün bileşiminde hormon bazlı malzemelerin yer aldığını ifade etti.
Son yıllarda doğal sularda çok sayıda ''cinsiyetsiz balık'' bulunduğunu, bu durumun biliminsanlarını ''hormon''ların etkilerini düşünmeye yönelttiğini kaydeden Denizli, yapılan araştırmalarda su veya su ürünlerinde, ağrı kesicilerden ''asetaminofen'', antimikrobiyal sabunlardan ''triklosan'' gibi kimyasalların ortaya çıktığını kaydetti.
Denizli, düşük düzeyde bile olsa bu tür bileşiklerin, su canlıları üzerinde 'teşhis edilemeyen'', ''dikkat çekmeyen'', yavaş biriken etkilere neden olabileceğini hatta yeni su canlılarının ortaya çıkmasına'' yol açabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Adil Denizli, ''sudaki kimyasalların, çoğunluğu beş yaşın altında olmak üzere, her yıl iki milyon insanın ölümüne neden olduğunu'' belirtti. (Anadolu Ajansı)

9 Haziran 2008 Pazartesi

ESKİŞEHİR BARAJ VE GÖLETLERİ











SIRA NO BARAJ ADI BARAJIN YERİ BARAJIN AMACI Talveg Yüksekliği
( m ) Açılış

Tarihi
YIL
YAŞI
1 ASLANBEYLİ Eskişehir Sulama 23 1988 20
2 AYVALI I Eskişehir Sulama 20 1994 14
3 BEYLİK Eskişehir Sulama 24 1985 23
4 BEYLİKOVA Eskişehir Sulama 37 2002 6
5 ÇATMAPINAR Eskişehir Sulama 27 1994 14
6 ÇATÖREN Eskişehir Sulama 45 1987 21
7 DEREYALAK Eskişehir Sulama 20 1991 17
8 ERENKÖY I Eskişehir Sulama 31 1994 14
9 GÖKÇEKAYA Eskişehir Enerji 115 1972 36
10 HANKÖY Eskişehir Sulama 27 1983 25
11 KANLIPINAR Eskişehir Sulama 22 1982 26
12 KARAÖREN (Eskişehir) Eskişehir Sulama 20 2000 8
13 KAYI III Eskişehir Sulama+Taşkın Koruma 21 1998 10
14 KAYMAZ Eskişehir Sulama 29 1977 31
15 KELKAYA Eskişehir Sulama 24 1995 13
16 KESKIN Eskişehir Sulama 29 1988 20
17 KOÇAŞ Eskişehir Sulama 31 1981 27
18 KUNDUZLAR Eskişehir Sulama 43 1983 25
19 KUZFINDIK Eskişehir Sulama 47 2000 8
20 MUSAÖZÜ Eskişehir Sulama 19 1969 39
21 ÖMERKÖY Eskişehir Sulama 27 1993 15
22 PORSUK (Eskişehir) Eskişehir Sul+Taşkın Koruma+İç.Suyu 49.7 1972 36
23 YAPILDAK Eskişehir Sulama 27 1994 14
24 YENİCE (Eskişehir) Eskişehir Enerji 41 1999 9
25 YUKARIKARTAL Eskişehir Sulama 19 1997 11
26 YUKARISÖĞÜT Eskişehir Sulama 24 1971 37

Liste D.S.İ sitesinden alınmıştır.

9 Mayıs 2008 Cuma

AKILLI BALIKLAR


SABAH gazetesindeki haber sizinde ilginizi çekecektir.Futbol veya basketbol oynamayı öğrenebilen balıklar bizimde oltamızı,ucundaki kurşunu tanıyıp bizimle dalga geçiyor olamazlar mı?Şakası bir yana balıklarda da şartlı reflekslerin oluştuğuna inanıyorum.Ayrı sularda yaşayan aynı cins balıkların farklı yemlere alışmasıda bunu gösteriyor.

24 Nisan 2008 Perşembe

DEPREM TATBİKATI DEĞİL



Baharın yüzünü göstermesini fırsat bilerek çadırları bahçeye kurup temizlik,havalandırma ve bakımlarını yaptım.Bu arada komşuların yaz geldi yenge evdenmi kovdu ,balığa gidemeyince bahceyemi yerleştin,oltalarıda çıkar da hasret giderirsin takılmalarıyla karşılaştım.

22 Nisan 2008 Salı

AMATÖR BALIKÇILAR GELECEĞİMİZİ YOK ETMEYELİM.TIRIVIRI KULLANMAYALIM,KULLANDIRMIYALIM




Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; İnsanoğlu paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.KIZILDERİLİ ATASÖZÜ

Yeni yayınlanan Amatör Balık Avcılığını düzenleyen 2/2 nolu sirküler ile yasaklanmış bulunan Dinamit, Elektrik, Şok cihazları, Balıkotu, Tırıvırı,küspeli olta gibi yasak olan materyallerle avlanan avcıları bilinçli birer avcı olarak uyarmak görevimizdir . Uyarılarımızı dikkate almayan şahısları İçsularda Baraj, Göl, gölet ve akarsu olan bölgelerde Köy Muhtarlarına, Orman Muhafaza Memurları ve Jandarmaya Denizlerde ise kıyıda Köy Muhtarları,Jandarma,Sahil güvenlik ekiplerine şikayet edilebilir.Bizler olta ile balık avlamak,çevremizi korumak ve bilinçli avcılar yetiştirmek adına elimizden geleni yaparak av ve avlaklarımızı koruyalım.Güzelliklerden bizde sonraki neslinde istifadesini sağlayalım.Bunu yaparken istenmiyen münakaşa va çirkin müessif olaylara meydan vermeden uygun bir lisan ve davranış sergileyelim. Jandarma Tel : 156
web : http://www.jandarma.tsk.mil.tr/
Sahil Güvenlik Tel : 158
web : http://www.sgk.tsk.mil.tr/

/>

13 Nisan 2008 Pazar

ESKİŞEHİRDE ÇİFT GÖKKUŞAĞI





nisan AYINDA YAĞAN YAĞMUR ESNASINDA OLUŞAN ÇİFT GÖKKUŞAĞINI YAKALAMA FIRSATI BULDUM

14 Mart 2008 Cuma

ÖZLEDİĞİMİZ GÜNLER

Posted by Picasa

Bir başkadır orada hayat,oltanın başına geçince yanlız siz ve göl kalırsınız.Şehrin gürültüsü,sorunlar çok geride kalmıştır.Arada bir zil çalarsa tatlı bir telaş başlar.Bir başkadır su kıyısında yaşam, varsın balık olmasın akşam yediğiniz melemenin,köz üzerinde demlenen çayın tadı en lüks lokantada yediklerinizle kıyaslanamaz. Çadırda ,matın üzerine serilmiş uyku tulumunda uyunan 3-4 saatlik uyku sizin dinlenmenize yeter de artar.Orada sohbetler de balık üzerinedir.Dostluklar kurulur,dostluklar tazelenir.Nasıl özlemeyelim ki?

ŞEHİTLERİMİZİN ANILARINI YAŞATALIM



Posted by Picasa